Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

aşı vurmak

  • 1 aşı

    непоко́рный
    * * *
    1) приви́вка тж. с.-x.
    2) мед. вакци́на, сы́воротка
    3) приви́вка, введе́ние вакци́ны / сы́воротки

    aşı vurmak — де́лать приви́вку, привива́ть

    çiçek aşısı — а) противоо́спенная вакци́на; б) оспопривива́ние

    çiçek aşısı tutmadı — о́спа не привила́сь

    karma aşı — ко́мплексная приви́вка

    Türkçe-rusça sözlük > aşı

  • 2 aşı

    aşı Impfstoff m; Impfung f; BOT Pfropfreis n; Okulieren n, Veredeln n;
    aşı erik usw veredelter Pflaumenbaum usw;
    aşı kâğıdı Impfschein m;
    -e aşı yapmak (oder vurmak) impfen A;
    çiçek aşısı Pockenimpfung f

    Türkçe-Almanca sözlük > aşı

  • 3 vaccineren

    aşı vurmak [-ur] v

    Nederlands-Turks mini woordenboek > vaccineren

  • 4 აცრა

    f.
    aşı vurmak, aşılamak
    i.
    aşı

    Georgian-Turkish dictionary > აცრა

  • 5 shoot

    n. atış, atma, fışkın, vurma, vuruş, av, avlak, budak, çekim, fotoğraf çekme, ateş etme, mesafe, şiddetli akıntı, filiz, sürgün, füze fırlatma, keresteyi rendeleme
    ————————
    v. atmak, avlamak, vurmak, çekmek [fot.], fırlatmak, ateş etmek, öldürmek, şut çekmek, atış yapmak, çekmek, çekim yapmak, hızla geçmek, iğne yapmak, aşı yapmak, sürgün vermek, filizlenmek, yuvarlanmak (varil vb.), perdahlamak (kereste), avlanmak, fırlamak, zonklamak, sancımak, fazla gelmek (gemi safrası)
    * * *
    1. ateş et (v.) 2. av partisi (n.)
    * * *
    [ʃu:t] 1. past tense, past participle - shot; verb
    1) ((often with at) to send or fire (bullets, arrows etc) from a gun, bow etc: The enemy were shooting at us; He shot an arrow through the air.) ateş etmek, atmak, fırlatmak
    2) (to hit or kill with a bullet, arrow etc: He went out to shoot pigeons; He was sentenced to be shot at dawn.) vurmak
    3) (to direct swiftly and suddenly: She shot them an angry glance.) fırlatmak
    4) (to move swiftly: He shot out of the room; The pain shot up his leg; The force of the explosion shot him across the room.) birden ok gibi fırlamak
    5) (to take (usually moving) photographs (for a film): That film was shot in Spain; We will start shooting next week.) fotoğraf çekmek, çekim yapmak
    6) (to kick or hit at a goal in order to try to score.) şut atmak, topa vurmak
    7) (to kill (game birds etc) for sport.) avlamak
    2. noun
    (a new growth on a plant: The deer were eating the young shoots on the trees.) sürgün, filiz
    - shoot down
    - shoot rapids
    - shoot up

    English-Turkish dictionary > shoot

  • 6 beat

    adj. bitkin, çok yorgun, turşu gibi (Argo); asi
    ————————
    n. vuruş, atış, darbe, vurma sesi, çarpma; tempo, ritm, ritim, titreşim; serseri; üstünlük, devriye; sürgün avı; haberi önce yayınlama (gazete)
    ————————
    v. vurmak, dövmek, çırpmak, dayak atmak, pataklamak, volta vurmak; çalmak (davul); açmak (yol); yenmek, alt etmek (Argo); geçmek; atmak (kalp); yuvasından çıkarmak (av),
    * * *
    past tense; see beat

    English-Turkish dictionary > beat

См. также в других словарях:

  • aşı vurmak (veya yapmak) — bağışıklık veya tedavi amacıyla vücuda aşı vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Turkish cuisine — Variety of Turkish Dishes Turkish cuisine (Turkish: Türk mutfağı) is largely the heritage of Ottoman cuisine, which can be described as a fusion and refinement of Central Asian, Middle Eastern and Balkan cuisines.[1] …   Wikipedia

  • neşter — is., tıp, Far. nīşter Kan almak, aşı yapmak veya küçük apseleri açmak için kullanılan ufak bıçak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller neşter vurmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»